ÖZET
Amaç:
Bu çalışmada, kronik hipokseminin kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) hastalarında işitsel işlevler üzerindeki etkisini incelemeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmaya solunum fonksiyon testi (SFT) yapılan ve KOAH tanısı alan 60 hasta dahil edildi. Çalışmada dört çalışma grubu ve bir kontrol grubu oluşturulmuştur. Her çalışma grubu zorlu ekspiratuvar hacim (FEV1) ve FEV1/zorlu vital kapasite (FVC) oranına göre belirlendi. Gruplar hafif, orta, şiddetli ve çok şiddetli KOAH hastalarından oluşuyordu. Her grup 15 hastayı içeriyordu. Kontrol grubu FEV1/FVC oranı >%70 olan 30 hastadan oluşuyordu. Tüm hastalara saf ton odyometri ve otoakustik emisyon (OAE) testi uygulandı.
Bulgular:
Odyolojik değerlendirmeye göre şiddetli ve çok şiddetli grup ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulundu (p<0,01).
Sonuç:
Bu çalışmanın sonuçları, şiddetli ve çok şiddetli KOAH’lı hastalarda işitme mekanizmalarının da etkilenebileceğini göstermiştir. Bu çalışmanın yazarları, kronik hipokseminin işitme sistemi üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek için KOAH hastalarında hastalığın erken evrelerinde gerekli önlemlerin alınması gerektiğini savunmaktadır.
GEREÇ VE YÖNTEM
Çalışma, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Yerel Etik Komite’nin onayı alınarak (2015/118/11/01) üçüncü basamak bir araştırma hastanesinde gerçekleştirildi ve tüm prosedürler insan deneyleri sorumlu komitesinin etik standartlarına (kurumsal ve ulusal) ve 2008’de yenilendiği şekliyle 1975 Helsinki Bildirgesi’ne uygundur. Verileri bu makalede yer alan tüm hastalardan ek bilgilendirilmiş onam alınmıştır. Bu çalışma, Kasım 2015 ile Şubat 2016 arasında olası nefes darlığı ön tanısıyla bir solunum fonksiyon testi (SFT) yapılan KOAH hastalarını içermektedir. Aynı merkezin Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı SFT Laboratuvarı’nda SFT analizleri yapıldı.
Tüm katılımcıların kapsamlı kulak burun boğaz muayeneleri yapıldı (0 ve 70 derece endoskoplarla). İşitme mekanizması üzerinde olumsuz etkisi olduğu bilinen rahatsızlıklar (akut veya kronik kulak burun boğaz bozukluğu olan hastalar, orta kulak iltihabı, östaki borusu disfonksiyonları, sino-nazal rahatsızlıklar vb.) ve ayrıca hipertansiyon, diabetes mellitus ve kronik kalp hastalığı gibi mikrovasküler dolaşım bozuklukları ile ilişkili olduğu bilinen kronik sistemik hastalıklar çalışmaya dahil edilmedi. Çalışmada dört çalışma grubu ve bir kontrol grubu oluşturuldu. Her çalışma grubu zorlu ekspiratuvar hacim (FEV1) ve FEV1/zorlu vital kapasite (FVC) oranına göre belirlendi. Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü gruplar sırasıyla Evre 1 (hafif) FEV1/FVC <%70 ve FEV1 ≥%80, Evre 2 (orta) FEV1/FVC <%70 ve %50≤ FEV1 <%80, Evre 3 (ağır) FEV1/FVC <%70 ve %30≤ FEV1 <%50 ve Evre 4 (çok ağır) FEV1/FVC <%70 ve FEV1 <%30 KOAH’ı olan hastalardan oluştu (Tablo 1). Her bir grup 15 hastadan meydana geldi. Kontrol grubu ise FEV1/FVC >%70 olan 30 hastadan oluştu.
Tüm hastalara saf ses odyometri ve otoakustik emisyon testi (OAE) yapıldı. Saf ses odyometri aynı odyometrist tarafından uluslararası standartlara göre iki kanallı bir odyometri kullanılarak gerçekleştirildi (Interaccoustics, A/S, Danimarka). İşitme eşiği 25 dBHL’den yüksek olan hastaların işitme kaybı olduğu kabul edildi. İşitme kaybı derecesi hafif (26 ila 40 dBHL), orta (41 ila 55 dBHL), kısmen şiddetli (56 ila 70 dBHL), şiddetli (71 ila 90 dBHL) ve çok ileri derece (91+dBHL) olarak kabul edildi. OAE testi için Madsen AccruScreen TE aleti kullanıldı (Otometrics, Danimarka). Normal dış saç hücresi fonksiyonu, “Geçti/Net cevap” sonucuna göre belirlendi. “Sevk et/Net olmayan cevap” sonucu olan kişiler yeniden test edildi. Yeniden test edilme üzerine, kalıcı bir “Sevk et/Net olmayan cevap” sonucu olan bireylerin sensörinöral işitme kaybı olduğu kabul edildi.
İstatistiksel Analiz
İstatistiksel veri analizi Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) for Windows, version 17 (SPSS Inc., Chicago, IL, USA) kullanılarak yapıldı. Nitel verilerin karşılaştırılmasında ki-kare (χ2) testi kullanıldı. Grupları karşılaştırmak için Kruskal-Wallis testi kullanıldı. Alt grupları karşılaştırmak için Dunn’ın çoklu karşılaştırma testi ve Tukey menzil testi kullanıldı. Sonuçlar p<0,05 için anlamlı kabul edildi.
BULGULAR
Doksan katılımcının (60 KOAH hastası ve 30 kontrol grubu) yaşları 45 ila 74 arasında (ortalama yaş=60,6) değişmekteydi. Bunlar içinde 26 (%28,8) kadın ve 64 (%71,2) erkek vardı.
Demografik özellikler açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmedi (p=0,765).
Erkek ve kadın cinsiyetler arasında işitme kaybı ve OAE sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p=0,976, p=0,464, p<0,05).
KOAH’a Karşı Küresel Girişim’e göre FEV1 (% beklenen) değeri esas alınarak Evre 1 (hafif) KOAH FEV1/FVC <%70 ve FEV1 ≥%80, Evre 2 (orta) KOAH FEV1/FVC <%70 ve %50≤ FEV1 <%80, Evre 3 (ağır) KOAH FEV1/FVC <%70 ve %30≤ FEV1 <%50 ve Evre 4 (çok ağır) KOAH FEV1/FVC <%70 ve FEV1 <%30 olan hastalardan oluştu. Her bir grup 15 hastadan meydana geldi. Kontrol grubu ise FEV1/FVC >%70 olan 30 hastadan oluştu.
Evre 1 (hafif) 15 hasta, Evre 2 (orta) 15 hasta, Evre 3 (ağır) 15 hasta ve Evre 4 (çok ağır) 15 hasta içeren KOAH grupları ve kontrol grubu 30 hasta için yaş ortalaması sırasıyla 45,86±8,6, 46,20±8,7, 44,60±8,1, 45,13±7,6 ve 45,56±7,7 yıldı.
Kontrol grubundaki 30 hastanın üçü, Evre 1 (hafif) KOAH’lı 15 hastanın hiçbiri, Evre 2 (orta) KOAH’lı 15 hastanın 3’ü, Evre 3 (şiddetli) KOAH’lı 15 hastanın 9’u ve Evre 4 (çok şiddetli) KOAH’lı 15 hastanın 11’inde sensörinöral işitme kaybı vardı (işitme seviyeleri 25 dB’nin üzerindeydi) (Şekil 1).
Kontrol grubu ve hafif, orta, şiddetli ve çok şiddetli KOAH grupları için ortalama işitme eşikleri sırasıyla 15,73±6,0 dBHL, 16,53±5,2 dBHL, 20,4±8,9 dBHL, 27,6±9,7 dBHL ve 42,53±17,4 dBHL idi (Şekil 2).
Odyolojik değerlendirmeye göre, kontrol grubundaki hastalar ile hafif ve orta derecede KOAH grubundaki hastaların sonuçları beklenen değerlerin altında, şiddetli ve çok şiddetli KOAH grubundaki hastaların sonuçları ise beklenenden daha yüksekti. Kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardı (p<0,001).
OAE testi sonuçlarına göre, kontrol grubunda 30 hastadan 5’i OAE testinde başarısız olurken KOAH hastalarında ise Evre 1 (hafif) 15 hastadan 2’si, Evre 2 (orta) 15 hastadan 4’ü, Evre 3 (ağır) 15 hastadan 12’si ve Evre 4 (çok ağır) 15 hastadan 14’ü OAE testinde başarısız oldu (Şekil 3).
Hastaların OAE sonuçlarının değerlendirmesinde kontrol grubu ile hafif ve orta KOAH grubundaki hastaların sonuçları beklenilen değerlerin altında iken, ağır ve çok ağır KOAH grubundaki hastaların sonuçları beklenilenden yüksek bulundu. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p<0,001).
SONUÇ
Sonuç olarak, KOAH’a bağlı kronik hipoksemiden muzdarip hastalar için vücudun vasküler ve sinir yapılarında ileri düzeyde disfonksiyon riskinin kaçınılmaz olduğuna dair ikna edici kanıtlar vardır. Bu çalışmanın sonuçları, şiddetli ve çok şiddetli KOAH’lı hastalarda işitme mekanizmalarının da etkilenebileceğini göstermiştir. Bu çalışmanın yazarları, kronik hipokseminin işitme sistemi üzerindeki olumsuz etkilerini önlemek için KOAH hastalarında hastalığın erken evrelerinde gerekli önlemlerin alınması gerektiğini savunmaktadırlar.