ÖZ
Amaç
İş kazası sebebiyle acil servisimize başvuran hastaların demografik özelliklerini değerlendirmek ve tutulan adli raporların sonlanımlarını incelemek amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem
Acil servisimize 01.01.2020 ile 31.12.2020 tarihleri arasında iş kazası sebebiyle başvuran hastaların elektronik dosyaları ve adli raporları retrospektif olarak incelenmiştir.
Bulgular
Çalışmamıza dahil olan 235 olgunun yaş ortalaması 33,9±10,9 şeklindedir. Erkek olguların sayısı 192 (%81,7), kadınların sayısı 43’tür (%18,3). En çok iş kazası gelişen vardiya 125 olgu (%53,2) ile gündüz vardiyasıdır. İş kazası mekanizmalarından en sık görüleni 111 (%47,2) olgu ile iş makinesi/aleti sebebiyle olan yaralanmalardır. Seksen iki (%34,9) olguda konulan basit yumuşak doku travması en sık tanıdır. Olguların 217’si (%92,3) taburcu edilmişken, 1’i (%0,4) ise hayatını kaybetmiştir. Mevcut olguların 48’inin (%20,4) adli raporunda mevcut durumlarının basit tıbbi müdahale ile giderilip giderilemeyeceği belirtilmemiştir. Tüm adli raporların 2’sine (%0,8) kati rapor yazılmıştır.
Sonuç
Acil servisimize başvuran iş kazaları en sık otuzlu yaşlardaki, genç yetişkin erkeklerde ve gündüz vardiyalarında görülmektedir. İş kazalarının gelişme mekanizması ve hastaların aldıkları tanılar sağlık merkezleri arasında farklılık göstermektedir. Acil servisimizde görev yapan hekimler tıbbi ve adli sorumlulukları diğer branşlar ile paylaşmaya yatkındır.
GİRİŞ
İş kazaları bireysel ve toplumsal sağlık açısından olduğu kadar ekonomik ve sosyal açıdan da önemli bir sorundur. Kaza, yaralanan işçinin geçici veya sürekli olarak işini yapamaz hale gelmesine, işçi ve işveren adına maddi ve manevi kayıplara neden olmaktadır1. Dünyada ve Türkiye’de hızlı sanayileşme ve teknolojik gelişmelerle doğru orantılı olarak iş kazalarında da artış görülmektedir2.
Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre, dünya genelinde yılda yaklaşık 340 milyon iş kazası meydana gelmektedir. Her yıl yaklaşık 2,3 milyon işçinin iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir; bu da günde 6,000’den fazla ölüme denk gelmektedir. ILO’nun son verileri, iş kazaları ve meslek hastalıklarının dünya genelinde artmakta olduğunu göstermektedir3. Türkiye’de ise Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yayınlanan 2023 verilerine göre iş kazası sayısı 681,401, iş kazası nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı ise 1,966’dır (Şekil 1,2)4.
Bu çalışmanın amacı, iş kazaları sonrası acil servislere başvuran hastaların demografik özelliklerini değerlendirmek ve acil servis hekimleri ile iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarına kaza öncesi ve sonrası yaklaşımları açısından fikir vermektir. Aynı zamanda iş kazaları ile ilgili adli raporların içerikleri ve eksiklikleri tartışılacaktır.
GEREÇ VE YÖNTEMLER
Bu çalışmada Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (TNKÜ) Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu onayı ile iş kazası geçiren ve bir yıl içinde merkezimize başvuran hastaların demografik bilgileri ve adli raporları retrospektif olarak incelendi (karar no: 2022.90.05.17, tarih: 31.05.2022).
Çalışma Popülasyonu ve Verilerin Toplanması
Çalışmanın örneklem büyüklüğü 01.01.2020-31.12.2020 tarihleri arasında TNKÜ Hastanesi acil servisine başvuran iş kazası olguları arasından dahil edilme kriterlerine sahip tüm olgular olarak belirlendi. Olgu dosyaları etik kurul izni ile hastanemiz bilgi işlem ve arşiv biriminden temin edildi. Verilerine yeterince ulaşılamayan olgular çalışmaya dahil edilmedi.
İstatiksel Analiz
Elde edilen bilgiler Statistical Package for the Social Sciences 26 kullanılarak istatistiksel testlere tabi tutuldu. Demografik veriler frekanslar ve tanımlayıcı testler kullanılarak analiz edildi. Bağımsız kategorik veriler arasında karşılaştırma yapmak için Pearson ki-kare ve Fisher’s exact test karşılaştırma testleri uygulandı. Bu karşılaştırma testlerinde p<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Elde edilen sonuçlar tablo ve şekillerde sunulmuştur.
BULGULAR
İş kazası nedeniyle başvuran 235 hastanın minimum yaşı 18, maksimum yaşı 64 ve ortanca yaşı 33,9±10,9 idi. Olguların 192’si (%81,7) erkek, 43’ü (%18,3) kadındı (Şekil 3).
Hastaların 125’inin (%53,2) sabah vardiyasında (08:00-16:00 saatleri arasında), 83’ünün (%35,3) akşam vardiyasında (16:00-00:00 saatleri arasında) ve 27’sinin (%11,5) gece vardiyasında (00:00-08:00 saatleri arasında) iş kazası sonrası acil servisimize başvurduğu görüldü (Şekil 4).
Yaralanma mekanizmaları sıklıklarına göre sıralandığında, olguların 111’inin (%47,2) iş makinesi/alet kaynaklı yaralanma, 55’inin (%23,4) göze yabancı cisim kaçması, 48’inin (%20,4) seviye fark etmeksizin düşme, 11’inin (%4,7) yanık, 2’sinin (%0,9) duman inhalasyonu ve birer kişinin de senkop ve elektrik çarpması nedeniyle meydana geldiği bulundu.
İş kazası olgularının en sık aldığı tanılar 82’sinde (%34,9) basit yumuşak doku travması, 53’ünde (%22,6) göze yabancı cisim kaçması ve 52’sinde (%22,1) yüzeysel veya derin kesi olmuştur (Tablo 1).
Olguların klinik sonuçları incelendiğinde, 217 (%92,3) olgunun değerlendirmeler sonrasında taburcu edildiği, 1 (%0,4) olgunun ise acil servisimizde ve sonrasında yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybettiği tespit edildi (Tablo 2).
Acil servisimize iş kazası nedeniyle başvuran hastalar için tutulan adli raporlarda 235 olgunun 213’ünün (%90,6) hayati tehlikesi olmadığı, 3’ünün (%1,3) hayati tehlikesi olduğu tespit edildi. On dokuz (%8,1) olguda ise hayati tehlike olup olmadığı konusunda görüş bildirilmemiştir. Adli raporlarda belirtilen mevcut travmanın basit tıbbi müdahale (BTM) ile giderilip giderilemeyeceği oranları incelendiğinde, olguların 145’inin (%61,7) BTM ile giderilebileceği, 42’sinde (%17,9) ise BTM ile giderilemeyecek travmalar olduğu tespit edildi.
Kırk sekiz (%20,4) olguda ise BTM statüsü belirtilmemiştir. İş kazası adli raporlarının 189’unun (%80,4) durum/görüş, 41’inin (%17,4) geçici rapor ve 2’sinin (%0,9) kalıcı rapor olarak sonuçlandırıldığı tespit edildi.
Acil servisimize iş kazası nedeniyle başvuran hastalarda görülen lezyonların BTM ile giderilip giderilemediği ile bu hastaların başka bir uzmana konsülte edilip edilmediği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon vardı ve BTM ile giderilemeyen olguların daha yüksek oranda farklı bir uzmana konsülte edildiği görüldü (Pearson ki-kare testi p<0,001) (Tablo 3).
Olguların adli rapor kapanma durumları ile taburcu olma durumları karşılaştırıldığında, taburcu olan 2 hastaya kalıcı rapor verildiği, taburcu olmayan hiçbir hastaya kalıcı rapor verilmediği görüldü. Taburcu edilmeyen hastalarda kalıcı rapor düzenlenmemiş olması istatistiksel olarak anlamlı bulundu (Pearson ki-kare testi p=0,002) (Tablo 4).
TARTIŞMA
Acil servisimize başvuran iş kazaları en sık otuzlu yaşlardaki genç erişkin erkeklerde ve gündüz vardiyalarında görülmektedir. Ortalama yaş, cinsiyet ve kaza zamanı literatürle benzerlik göstermektedir4-9.
Acil servisimize başvuran iş kazası olgularında en sık yaralanma mekanizmasının iş makinesi/aleti ile ilişkili yaralanmalar olduğu ve en sık tanının basit yumuşak doku travması olduğu görülmüştür. Literatürdeki çalışmalarda da olguların yaralanma mekanizmaları ve tanılarının merkezler arasında farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Çalışmaların yürütüldüğü merkezlerin yakınındaki iş kolları farklılık gösterebilmekte ve her iş kolunun kendine özgü iş kazası riskleri bulunmaktadır. Sağlık merkezlerinin iş kazaları açısından farklı risklere sahip işyerlerine yakınlığı, yaralanma mekanizmasında ve iş kazası geçiren işçinin tanısında farklılıklara neden olmaktadır. Alınacak önlemler ve üzerinde durulacak tıbbi yaklaşımlar için bunların göz önünde bulundurulması yararlı olacaktır10-13.
İş kazası geçiren olgulardan biri (%0,4) acil servisimizde ve sonrasında uygulanan tedavilere rağmen hayatını kaybetmiştir. SGK 2020 yılı verilerine göre ülkemizde iş kazasına bağlı ölüm oranı %0,32 olup bizim verilerimize yakındır14.
Merkezimizde iş kazaları sonrası tutulan adli raporların verileri ile yapılan istatistiksel çalışmalar, acil hekimlerinin BTM ile çözülemeyen olgularda diğer uzmanlık alanlarına danışma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Aynı verilerle acil hekimlerinin taburcu olan basit travmalı hastalarda bile kalıcı rapor yazmak yerine durum/görüş raporu yazdıkları görülmektedir. Sonuç olarak acil hekimlerinin tıbbi ve adli sorumlulukları paylaştığı ancak adli süreçlerin uzamasına neden olduğu düşünülmektedir.
Acil servisimize iş kazası nedeniyle başvuran hastalar için tutulan adli raporlar diğer merkezlerde tutulanlardan farklıdır. Çalışmamızda incelenen adli raporların 48’inde (%20,4) BTM durumu belirtilmemiştir. Literatürde böyle bir orana rastlanmamıştır11, 15. Bu oranların azaltılması ve adli raporlardaki eksiklik ve yanlışlıkların değerlendirilmesi için acil servisimizde çalışan hekimler ile adli tıp uzmanları arasında yapılacak eğitimlerin faydalı olacağı öngörülmektedir.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmamız tek merkezli retrospektif bir çalışma olduğu için depolama sorunları nedeniyle veri kayıpları yaşanmıştır. Bir diğer kısıtlama ise elde edilen verilerin tek bir merkeze uygulanması nedeniyle popülasyon hakkında genelleme yapmanın zor olmasıdır.
SONUÇ
İş kazası olgularından elde ettiğimiz demografik istatistikler ulusal ve uluslararası literatürle büyük ölçüde uyumludur. Birbirinden uzak bölgelerde yer alan farklı sanayi kolları nedeniyle merkezimize ve literatürdeki sağlık merkezlerine gelen iş kazalarının gelişim mekanizmaları ve ortaya çıkan travmalar farklıdır.
Taburcu edilen hastalarda kalıcı rapor düzenleme oranı oldukça düşüktür. Acil hekimlerinin adli raporları çoğunlukla durum/görüş raporu olarak sonuçlandırdıkları, tıbbi ve adli süreçlerdeki sorumluluklarını paylaştıkları düşünülmektedir. Adli olgular için mevcut hayati tehlike ve BTM durumu ve adli rapor sonuçları çok önemlidir. Adli rapor yazımındaki yanlışlıklar ve eksiklikler merkezimizde görev yapan acil hekimleri ve adli tıp uzmanlarının birlikte yürütecekleri eğitimler ile giderilebilir.