UşakEğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na Gönderilen Antinükleer Antikor Testi Sonuçlarının ve İmmünoblot ANA Profil Testi ile Uyumunun Retrospektif Analiz
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
CİLT: 13 SAYI: 4
P: 427 - 433
Aralık 2025

UşakEğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na Gönderilen Antinükleer Antikor Testi Sonuçlarının ve İmmünoblot ANA Profil Testi ile Uyumunun Retrospektif Analiz

Namik Kemal Med J 2025;13(4):427-433
1. Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı, Uşak, Türkiye
2. Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Uşak, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 04.08.2025
Kabul Tarihi: 21.10.2025
Online Tarih: 19.12.2025
Yayın Tarihi: 19.12.2025
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZ

Amaç

Çalışmamızda antinükleer antikor indirekt immünofloresan (ANA-İİF) test istemiyle çeşitli kliniklerden gönderilen numuneleri retrospektif olarak tarayarak, ANA-İİF patern dağılımı, ANA-İİF ile anti-ekstrakte edilebilir antijen (anti-ENA) immünoblot testleri arasındaki uyumu değerlendirmeyi hedefledik.

Gereç ve Yöntem

Otoimmün hastalık şüphesiyle *** Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na 01.01.2023-31.12.2024 tarihleri arasında ANA-İİF test istemiyle çeşitli kliniklerden gönderilen 6,980 numune verisi retrospektif olarak değerlendirmeye alınmıştır. Bu numunelerin ANA-İİF testleri ve beraberinde çalışıldıysa anti-ENA immünoblot test sonuçları değerlendirilmiştir. Anti-ENA immünoblot test panelinde yoğun ince benekli 70 (DFS70), histon, nükleozom, Sjögren sendromu antijeni-A, Sjögren sendromu antijeni-B, Mi-2, Ku, Ro-52, Scl-70, PM-Scl100, sentromer protein-B, Sm, nRNP/Sm, proliferasyon hücre nükleer antijeni, Jo-1, M2, Ribozomal P antijenlerine karşı otoantikorlar araştırılmaktadır.

Bulgular

Numunelerin %34,1’inde (2380/6980) çeşitli patern ve titrelerde ANA pozitifliği saptanmıştır. En sık gözlenen paternler sırasıyla; ince benekli [anti-hücre-4 (AC-4), %22,23], DFS (AC-2, %14,12) ve nükleoler (AC-8, AC-9, AC-10; %10) paternlerdir. ANA ile ENA test sonuçları arasında en yüksek uyum sentromer (AC-3) ve topoizomeraz I-benzeri (AC-29) paternlerde gözlenmiştir. İmmunblot testinde en sık saptanan otoantikor hedefleri DFS70 ve Mi-2 antijenleridir.

Sonuç

Otoimmün hastalık şüphesiyle gönderilen örneklerde DFS70 otoantikorlarının belirgin oranda yer aldığı görülmüştür. Bu nedenle, DFS70 ve Mi-2 antijenlerini içeren test panelleri değerli olmakla birlikte, klinik verilerin de dahil edildiği daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Anahtar Kelimeler:
Antinükleer antikor, anti-ENA immünoblot, DFS70, Mi-2

GİRİŞ

Otoimmün hastalıklar, “immünolojik tolerans” durumunun bozulduğu, organizmanın kendi antijenlerine karşı otoantikor geliştirdiği durumlardır. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) otoimmün hastalıkların prevalansı yaklaşık %7-8 olarak bildirilmiştir. Sanayileşmiş ülkelerde bu oran yaklaşık %51 olarak tahmin edilmektedir. ABD’den bir rapor, otoimmün hastalıklara yönelik ulusal harcamaların sürekli arttığını da belirtmektedir2. Otoimmün hastalıklar genel olarak iki kategoriye ayrılır: sistemik ve organ-spesifik. Sistemik otoimmün hastalıklar, sistemik lupus eritematozus (SLE), romatoid artrit (RA), jüvenil idiyopatik artrit, skleroderma, sistemik skleroz (SSc), Sjögren sendromu, polimiyozit (PM) ve dermatomiyozit (DM) gibi durumları içerir. Otoantikorlar, bu hastalıkların tanısı, tedavisi ve izlenmesinde kritik rol oynar. Otoimmün hastalıkların tanısında yaygın olarak değerlendirilen antinükleer antikorlar (ANA), hücre çekirdeği içindeki çeşitli antijenleri hedefleyen büyük bir otoantikor grubunu oluşturur1. Ancak “antinükleer antikor” terimi, sitoplazmik ve mitotik yapılara yönelik otoantikorları kapsamadığından, artık “anti-hücre antikoru” terimi tercih edilmektedir. Bu kapsayıcı terminolojinin kullanımını teşvik etmek ve sonuç raporlamasını standartlaştırmak amacıyla, Uluslararası Antinükleer Antikor Paternleri Konsensüsü (ICAP), anti-hücre (AC) kod sistemini tanıtmıştır3. ANA tanısında altın standart yöntem, indirekt immünofloresan (İİF) testidir. Bu yöntemde kullanılan ideal substrat, insan laringeal karsinomdan türetilen Hep-2 hücreleridir. Bu hücreler, geniş bir nükleer, sitoplazmik ve mitotik yapı yelpazesi ifade ettiğinden, otoantikorların varlığında tespiti için tercih edilir. ANA sonucunun pozitif olduğu durumlarda, spesifik otoantikorların varlığı, ekstrakte edilebilir nükleer antijenlere (ENA) karşı antikorlar test edilerek araştırılmalıdır. Bu amaçla enzim-bağlı immünosorbent test (ELISA) veya immünoblot tekniklerinden yararlanılabilir. Bazı klinik durumlarda ANA-İİF testi yanlış negatif sonuç verebilir. Bu gibi durumlarda, özellikle klinik şüphe yüksekse, anti-ENA testi yine de düşünülebilir. Çalışmamızda, laboratuvarımıza otoimmün hastalık şüphesiyle ANA-İİF testi isteğiyle gönderilen hasta örnekleri retrospektif olarak analiz edilmiştir1. Amaç, ANA paternlerinin dağılımını değerlendirmek ve ANA-İİF testi sonuçları ile eşzamanlı istenen veya refleks olarak eklenen anti-ENA immünoblot testi sonuçları arasındaki uyumu incelemektir.

GEREÇ VE YÖNTEM

Örnek Seçimi

Bu çalışmada, Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na 01.01.2023 ile 31.12.2024 tarihleri arasında otoimmün hastalık şüphesiyle ANA-İİF testi isteğiyle gönderilen 6980 örneğe ait veriler retrospektif olarak analiz edilmiştir. Çalışma Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırmalar Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır (karar no: 321-321-20, tarih: 15.02.2024).

ANA-İİF Testi

ANA-İİF testi için örnekler, üretici talimatlarına göre 1:100 tarama dilüsyonunda HEp-20-10 hücreleri ve maymun karaciğeri substratı kullanılarak İİF test kiti (Euroimmun, Almanya) ile işlenmiştir. Değerlendirme, Eurostar III floresan mikroskobu (Euroimmun AG, Lübeck, Almanya) altında 200× ve 400× büyütmede görsel olarak yapılmıştır. Raporlama, ilgili AC kodları dahil olmak üzere ICAP standartlarına göre gerçekleştirilmiştir. Nükleer bölgede boyanma gösteren hücreler, ilgili pozitiflik titresiyle birlikte raporlanmıştır. Buna karşılık, nükleer boyanma göstermeyen ancak sitoplazmik ve/veya mitotik boyanma gösteren paternler “ANA negatif, yoruma bakınız” olarak raporlanmış ve gözlenen patern yorum bölümünde açıklanmıştır.

Anti-ENA İmmünoblot Testi

Anti-ENA tespiti, Mi-2, Ku, yoğun ince benekli 70 (DFS70) dahil EUROLINE ANA Profil test kiti (Euroimmun, Almanya) ile immünoblot yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Bu kit, aşağıdaki antijenlere karşı oluşan otoantikorları tespit eder: DFS70, histon, nükleozom, Sjögren sendromu antijeni-A (SS-A), Sjögren sendromu antijeni-B (SS-B), DNA helikaz (Mi-2), DNA bağlayıcı nükleer protein (Ku), Sjögren sendromu antijeni (Ro-52), topoizomeraz-1 (Scl-70), histidin tRNA sentetaz (PM-Scl100), sentromer protein-B (CENP-B), Smith antijeni (Sm), nükleer ribonükleoprotein/Smith antijeni (nRNP/Sm), proliferasyon hücre nükleer antijeni (PCNA), sitoplazmik histidil tRNA sentetaz (Jo-1), piruvat dehidrojenaz kompleksi-E2 (M2) ve ribozomal P. Laboratuvarımızda çift iplikli DNA otoantikorlarının (anti-dsDNA) tespiti için hem ANA-İİF hem de ELISA testleri kullanıldığından, bu antikorların sonuçları çalışmaya dahil edilmemiştir.

İstatistiksel Analiz

Verileri özetlemek için tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır. Her ANA-İİF ve anti-ENA immünoblot sonucunun sayısı ve yüzdesi hesaplanmış ve bulgular tablolarda sunulmuştur. Oranlar için %95 güven aralıkları (GA), SPSS sürüm 27 kullanılarak hesaplanmıştır. Yeterli örneklem büyüklüğüne sahip paternler için Wilson yöntemi uygulanmış, küçük örneklem büyüklüklerine veya nadir olaylara sahip paternler için Clopper-Pearson (tam) yöntemi kullanılmıştır. ANA ve ENA test sonuçları arasındaki uyum, her iki testin pozitif ve negatif sonuçlarından oluşan 2×2 kontenjans tablosu temel alınarak Cohen kappa (κ) katsayısı kullanılarak değerlendirilmiştir. Cohen kappa aşağıdaki formülle hesaplanmıştır:

κ=(Po-Pe)/(1-Pe),

burada Po gözlenen uyumu ve Pe tesadüfi uyumu temsil eder. κ değerlerinin yorumu, yaygın kabul gören Landis ve Koch sınıflandırmasına dayalıdır: κ<0,00 = kötü, 0,00-0,20 = hafif, 0,21-0,40 = orta, 0,41-0,60 = orta derecede, 0,61-0,80 = önemli ve 0,81-1,00 = neredeyse mükemmel uyum. Ayrıca, ANA ve ENA pozitifliği arasındaki istatistiksel ilişkiyi değerlendirmek için ki-kare (χ²) testi yapılmıştır. P-değeri <0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Tüm istatistiksel analizler SPSS sürüm 27 (IBM Corp., Armonk, NY, ABD) kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

BULGULAR

Çalışmamızda, Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na ANA testi isteğiyle gönderilen 6980 örnek retrospektif olarak analiz edilmiştir. İncelenen hasta örnekleri arasında ANA-İİF pozitifliği çeşitli paternler ve titrelerde %34,1 (2380/6980) olarak tespit edilmiştir. Pozitif sonuçların patern tipine göre dağılımı şu şekildedir: tek paternler %73,70 (1754/2380), çift paternler %23,28 (554/2380) ve üçlü paternler %3,02 (72/2380). Tek paternli olanlar arasında: nükleer %55,17 (1313/2380), sitoplazmik %13,19 (314/2380) ve mitotik %5,34 (127/2380). Tek patern pozitifliği olan örnekler arasında en sık raporlanan patern “ince benekli (AC-4)” olup, tüm pozitif örneklerin %22,23’ünü (529/2380) oluşturmuştur. Bunu “DFS (AC-2)” ve “nükleolar (AC-8, 9, 10)” paternler izlemiştir. En yaygın raporlanan sitoplazmik ve mitotik paternler sırasıyla “ANA-negatif, sitoplazmik ince benekli (AC-20)” ve “ANA-negatif, intercellular köprü (midbody)” olmuştur. Çift paternler pozitif örneklerin %23,28’inde (554/2380) ve üçlü paternler %3,02’sinde (72/2380) gözlenmiştir. Diğer raporlanan pozitif paternlerin sayısal verileri ve oranları Tablo 1’de sunulmuştur. 6980 örnek arasında, eşzamanlı veya refleks test isteği nedeniyle 4069 örnekte anti-ENA immünoblot testi yapılmıştır. Bu 4069 örneğin 1994’ü ANA-İİF pozitif olarak raporlanmışken, 2075’i ANA-İİF negatiftir. Laboratuvarımızda kullanılan anti-ENA immünoblot testinde yer alan antijenlerle ilişkili ANA paternleri ile ANA-ENA testleri arasındaki uyum ve GA Tablo 2’de sunulmuştur. ANA ve ENA arasındaki en yüksek uyumu gösteren paternler “sentromer (AC-3)” ve “topoizomeraz I-benzeri (AC-29)” olup, bunu “pleomorfik PCNA (AC-13)” ve “ANA-negatif sitoplazmik retiküler (AC-21)” paternler izlemiştir. Anti-ENA immünoblot testi ile test edilen 1994 ANA-İİF-pozitif örnek arasında 1106’sı anti-ENA antikorları açısından pozitif bulunmuş ve bu nedenle ANA-ENA uyumlu olarak kabul edilmiştir. Eşzamanlı anti-ENA immünoblot testi isteği olan negatif ANA-İİF testi içeren 2075 örnekten 1883’ü negatif bulunmuş ve ANA-ENA uyumlu olarak değerlendirilmiştir. Eşzamanlı ANA-İİF ve anti-ENA immünoblot testi isteği olan hastalar için ANA-ENA uyum oranları Tablo 3’te sunulmuştur. ANA ve ENA test sonuçları arasındaki uyum için toplam 4069 serum örneği değerlendirilmiştir. ANA ve ENA pozitifliği arasında anlamlı bir ilişki gözlenmiştir [χ² (1, N=4069)=1267,5, p<0,001, φ=0,56)]. Cohen’in kappa katsayısı 0,46 (%95 GA: 0,42-0,50) olup, iki test arasında orta düzeyde uyum olduğunu göstermektedir. Ki-kare testi istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki gösterirken, kappa değeri ANA ve ENA sonuçları arasındaki genel uyumun orta düzeyde olduğunu ve bu iki testin tanısal değerlendirmede tamamen birbirinin yerine geçemeyeceğini ima etmektedir. Anti-ENA testi yapılan 4069 örnek arasında, ANA-İİF testi pozitif veya negatif olan tüm örneklerde gözlenen çoklu otoantikor pozitifliği olguları dahil olmak üzere toplam 1917 otoantikor tespit edilmiştir. Anti-ENA testlerinde tanımlanan tüm otoantikorlar Tablo 4’te listelenmiştir. ANA negatif çıkan 4600 örnek arasında 2525’inde anti-ENA testi isteği bulunmamıştır. Kalan 2075 örnek için anti-ENA immünoblot testi, klinisyenler tarafından ANA testiyle eşzamanlı olarak istenmiştir. Bunların 1883’ü (%90,75) anti-ENA açısından da negatiftir. Ancak 192 örnekte (%9,25), ANA-İİF sonucu negatif olmasına rağmen çeşitli otoantikorlar pozitif olarak tespit edilmiştir. ANA-negatif ancak anti-ENA-pozitif örneklerde tanımlanan en sık beş otoantikorun sayısal verileri ve oranları Tablo 5’te sunulmuştur.

TARTIŞMA

ANA pozitifliğinin sıklığı, hasta popülasyonu ve yönlendirme kriterlerine bağlı olarak önemli ölçüde değişebilir. Sistemik otoimmün hastalık şüphesiyle yönlendirilen hastalardan elde edilen ANA test sonuçlarını değerlendiren önceki çalışmalar, pozitiflik oranlarını %15,4 ile %41,2 arasında bildirmiştir4-8. Örneklemimizdeki hasta sayısının ülkemizdeki literatürdeki diğer çalışmalara kıyasla daha büyük olması, sonuçların güvenilirliğini artırır. Kohortumuzda ANA pozitiflik oranı %34,1 olup, bu önceki bulgularla uyumludur. ANA-pozitif örnekler arasında %55,17'si nükleer boyanma paterni, %13,19'u sitoplazmik patern ve %5,34'ü mitotik patern göstermiştir. Bu sonuçlar önceki çalışmalarla uyumludur.

Örneğin, Stinton ve ark.9, 2724 ANA-İİF test edilmiş örnekten 1102’sinde (%40,5) nükleer patern ve 402’sinde (%14,8) sitoplazmik patern tanımlamıştır. Benzer şekilde, Karakeçe ve ark.4, nükleer, nükleolar, mitotik ve sitoplazmik paternlerin dağılımını sırasıyla %56,2, %16,2, %14 ve %13,6 olarak rapor etmiştir. ANA-pozitif sonuçlar arasında sitoplazmik boyanmanın oranı %6,4 ile %21 arasında bildirilmiştir10. Çalışmamızda izole sitoplazmik boyanma oranı %13,19 olup, bu da bu aralıkta yer almaktadır. Sistemik otoimmün hastalık şüphesiyle test edilen hastalarda en yaygın ANA-İİF paterni, benekli/granüler tip (AC-4, 5) olup, bunu homojen patern (AC-1) izler11, 12. Benekli patern, SLE, SSc, karışık bağ dokusu hastalığı, miyozit ve Sjögren sendromu gibi geniş bir otoimmün bozukluk yelpazesinde görülür. Homojen patern de SLE, RA, jüvenil kronik artrit ve Sjögren sendromunda sıklıkla gözlenir. Aras ve ark.13, çeşitli kliniklerden ANA testlerini analizlerinde yoğun ince benekli paternin (AC-2) en sık olduğunu rapor etmiştir. Benzer şekilde, 3330 ANA-İİF sonucunun retrospektif incelemesinde Arslan ve Togay14, benekli (AC-4, 5), yoğun ince benekli (AC-2) ve nükleolar (AC-8, 9, 10) paternleri sırasıyla %30,3, %21,7 ve %19 oranlarında en yaygın olarak bulmuştur. Bulgularımız buna uyumlu olup, ince benekli (AC-4), yoğun ince benekli (AC-2) ve nükleolar (AC-8, 9, 10) paternler çalışmamızda da en yaygın olanlar olup, olguların sırasıyla %22,23, %14,12 ve %10’unda gözlenmiştir. ANA pozitifliğinin sağlıklı bireylerde %20’ye kadar bulunabileceği iyi bilinen bir durumdur ve bu olguların neredeyse yarısı anti-DFS70 antikorlarıyla ilişkilidir15. Yoğun ince benekli patern, kronik enflamatuvar hastalıklar, kanser, insan immün yetmezlik virüsü (HIV) enfeksiyonu, alopesi areata ve atopik dermatit gibi çeşitli otoimmün olmayan durumlarda da gözlenmiştir16. Takeichi ve ark.17, çalışmalarında DFS70 otoantikorlarının keratinositlerde proenflamatuvar sitokinleri tetiklediğini göstererek, bu antikorlar ile enflamasyon arasındaki bağlantıyı kurmuştur. Özellikle klinik ön seçim yapılmayan çalışmalarda bu patern daha sık rapor edilir. Sonuçlarımız, hastaların %14,12’sinde (n=336) yoğun ince benekli patern gösterdiğini ve bu gözlemin literatürdeki önceki bulguları desteklediğini göstermektedir. ANA-İİF ve anti-ENA immünoblot testleri arasındaki uyumu değerlendiren iki önceki çalışmada, en yüksek uyum sentromer (AC-3) paterni ile gözlenmiştir ve uyum oranları sırasıyla %92 ve %77,77’dir13, 14. Benzer şekilde, çalışmamızda bu patern %100 uyum göstererek en yüksek uyumu sergilemiştir. Bu paternle ilişkili antijenler CENP-A, CENP-B, CENP-C ve daha az yaygın olarak CENP-D’yi içerir1. Bunlardan yalnızca CENP-B, laboratuvarımızda kullanılan anti-ENA immünoblot test panelinde yer alır. Gözlenen mükemmel uyum, mevcut panelin ANA-İİF’deki sentromer paterninden sorumlu otoantikoru tespit etmek için büyük ölçüde yeterli olduğunu önerir. İlginç bir şekilde, çalışmamız topoizomeraz I-benzeri boyanma paterni (AC-29) için %100 ve pleomorfik PCNA paterni (AC-13) için %94,12 uyum göstermiş olup, bu oranlar önceki raporlanan oranlardan daha yüksektir. Bu, ilişkili otoantikorların yüksek spesifitesine atfedilebilir. Kohortumuzda yoğun ince benekli (AC-2) patern için uyum oranı %69,45’tir. Önceki çalışmalar bu patern için %85 ve %37,98 uyum oranları bildirmiştir13, 14. Gurbuz ve ark.18, DFS-pozitif olguları inceleyen çalışmalarında ANA-İİF testindeki yoğun ince benekli (AC-2) patern için uyum oranını %81,9 olarak belirlemiştir. Bu patern gösteren 221 örneğin anti-ENA immünoblot test sonuçlarını karşılaştırdıklarında, 40 örnekte DFS70 otoantikorunu tespit edemediklerini ve bunlardan 7’sinde beş farklı otoantikor tespit edildiğini belirtmişlerdir. Bu değişkenlik, AC-2 paterninin daha geniş bir otoantikor yelpazesiyle ilişkili olabileceğini ve yalnızca DFS70 ile sınırlı olmadığını destekler. Çalışmamızda, anti-ENA immünoblot ile test edilen örnekler arasında en sık tespit edilen otoantikor %17,5 oranında (336/1917) anti-DFS70’dir. Benzer şekilde, DFS70 içeren bir immünoblot paneli kullanan başka bir çalışmada bu otoantikor en yaygın olup, %20,65 sıklığındadır19. Kohortumuzda ikinci en sık antikor anti-Mi-2’dir. 1976’da DM hastasında ilk kez tanımlanan anti-Mi-2, başlangıçta DM için bir biyobelirteç olarak kabul edilmiştir20. Ancak sonraki çalışmalar, PM için de potansiyel faydasını göstermiştir. ANA pozitifliği tek başına DM/PM için nispeten zayıf bir biyobelirteç olsa da, spesifik ENA antikorlarının varlığı daha bilgilendirici olabilir. Çalışmamızda üçüncü en sık tespit edilen antikor anti-Ro-52 olup, PM/DM’de en yaygın gözlenen ENA tipidir ve ayırıcı tanıda değerli rol oynar1. Sonuçlarımızdaki anti-Mi-2 ve anti-Ro-52’nin görece yüksek sıklığı, sistemik otoimmün hastalıkların değerlendirilmesinde, özellikle rutin klinik uygulamada standart ENA immünoblot testleriyle birlikte hastalık-odaklı miyozit panellerinin dahil edilmesinin potansiyel tanısal faydasını vurgular. Eşzamanlı ANA-İİF ve anti-ENA immünoblot testi yapılan 2075 örnek arasında 1883 (%90,74) her iki yöntemle negatifken, 192 (%9,25) ANA-negatif ancak ENA panelinde en az bir otoantikor pozitif çıkmıştır. ANA-negatif örneklerde en sık tespit edilen otoantikorlar anti-Ro-52, anti-PM-Scl100 ve anti-Jo-1’dir. Dikkat çekici olarak, Gür Vural ve ark.7, çalışmalarında ANA-negatif örneklerde aynı ilk üç antikoru tanımlamıştır19. Ro-52 ve SS-A otoantikorları Sjögren sendromu ile ilişkilidir, Jo-1 otoantikoru ise enflamatuvar miyopatilerle bağlantılıdır. SS-A, Ro-52, Jo-1 ve ribozomal P antijenleri Hep-2 hücrelerinde yeterince eksprese edilmediğinden, ANA-İİF testlerinde yanlış negatif sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, ANA-İİF testi negatif olsa bile, özellikle klinik şüphe yüksekse anti-ENA immünoblot testi yapılması önerilir1. Bu, ANA-negatif olgularda anti-Ro-52 ve anti-Jo-1’in tespitini açıklayabilir. Ancak, anti-PM-Scl100 antikorlarının davranışını netleştirmek için farklı ticari kitler kullanan birden fazla merkezden ve daha büyük örneklem boyutlu çalışmalar gereklidir.

Çalışmanın Kısıtlılıkları

Çalışmamızın kısıtlılıklarından biri, örnek popülasyonundaki belirli paternlerin yetersiz sayısı olup, bu paternler için ANA-ENA uyumunun değerlendirilmesini kısıtlamıştır. Bir diğer kısıtlılık, bazı paternlerde ileri karakterizasyon yapılamamasıdır; örneğin nükleolar (AC-8, 9, 10), nükleer membran (AC-11, 12) ve sitoplazmik fibriler paternler (AC-15, 16, 17).

SONUÇ

Sonuç olarak, anti-ENA immünoblot testi ANA-İİF ile birlikte yapıldığında belirli hasta gruplarına ayrılmalıdır, çünkü tüm hastaların rutin test edilmesi gereksiz sağlık harcamalarına yol açabilir. Çalışmamız, anti-DFS70 ve anti-Mi-2 antikorlarının yüksek sıklığını tanımlamıştır. Bu spesifisiteleri içeren ENA panellerinin yanı sıra hastalık-odaklı miyozit antikor panellerinin, otoimmün hastalıkların tanısında değerli destek sağlayabileceğine inanmaktayız. Ancak, tam tanısal faydasını değerlendirmek için daha geniş örneklem boyutlu ve entegre klinik verili çalışmalar gereklidir.

Etik

Etik Kurul Onayı: Çalışma Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırmalar Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır (karar no: 321-321-20, tarih: 15.02.2024).
Hasta Onayı: Retrospektif çalışma.

Yazarlık Katkıları

Konsept: B.G., Dizayn: B.G., H.H.K., Veri Toplama veya İşleme: B.G., Analiz veya Yorumlama: B.G., H.H.K., Literatür Arama: B.G., H.H.K., Yazan: B.G., H.H.K.
Çıkar Çatışması: Yazarların beyan edecek herhangi bir çıkar çatışması bulunmamaktadır.
Finansal Destek: Bu çalışma Trakya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir (proje no: 2021/100).

Kaynaklar

1
Klimud. Otoantikorların laboratuvar tanısı rehberi. 2020.
2
National Institutes of Health. Report of the Office of Autoimmune Disease Research in the Office of Research on Women’s Health. 2025.
3
von Mühlen CA, Garcia-De La Torre I, Infantino M, Damoiseaux J, Andrade LEC, Carballo OG, et al. How to report the antinuclear antibodies (anti-cell antibodies) test on HEp-2 cells: guidelines from the ICAP initiative. Immunol Res. 2021;69:594-608.
4
Karakeçe E, Atasoy AR, Çakmak G, Tekeoğlu İ, Harman H, Çiftci İH. Antinuclear antibody positivity in a University Hospital. Turk J Immunol. 2014;1:5-8.
5
Aktar GS, Ayaydın Z, Onur AR, Gür Vural D, Temiz H. Retrospective evaluation of results of autoantibodies detected by IFA in a Training and Research Hospital. Turk J Immunol. 2017;3:77-81.
6
Mengeloglu Z, Tas T, Kocoglu E, Aktas G, Karabörk S. Determination of anti-nuclear antibody pattern distribution and clinical relationship. Pak J Med Sci. 2014;30:380-3.
7
Gür Vural D, Çaycı YT, Bıyık İ, Bilgin K, Birinci A. Evaluation of immunoblotting test results in patients with positive antinuclear antibodies. Turk Hij Den Biyol Derg. 2021;78:443-50.
8
Azeez HJ, Bayram Y, Parlak M, Akyüz S, Güdücüoğlu H. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi anti-nükleer antikor (Ana) sonuçlarının değerlendirilmesi. Medical Research Reports 2020;3:24-8.
9
Stinton LM, Eystathioy T, Selak S, Chan EK, Fritzler MJ. Autoantibodies to protein transport and messenger RNA processing pathways: endosomes, lysosomes, golgi complex, proteasomes, assemblyosomes, exosomes, and GW bodies. Clin Immunol. 2004;110:30-44.
10
Infantino M, Palterer B, Biagiotti R, Almerigogna F, Benucci M, Damiani A, et al. Reflex testing of speckled cytoplasmic patterns observed in routine ANA HEp-2 indirect immunofluorescence with a multiplex anti-synthetase dot-blot assay: a multicentric pilot study. Immunol Res. 2018;66:74-8.
11
Çildağ S, Korkmazgil B, Kara Y, Kale H, Akın N, Şentürk T. Antinuclear antibodies by IIF-ANA method in systemic rheumatic diseases. Pam Tıp Derg. 2017;10:234-41.
12
Bilgin M, Baklacıoğlu Ş, Üniversitesi S, Eğitim S, Hastanesi A, Tıbbi M, et al. Evaluation of antinuclear antibody results detected by indirect immunofluorescence method. Turk Mikrobiyol Cemiy Derg. 2023;53:143-8.
13
Aras S, Oruç H, Yiş R, Zorbozan O, Özhak B, Yaman G, et al. İndirekt immün floresan antikor testi ile anti nükleer antikor araştırılan örneklerde immunoblot ANA profil test sonuçlarının değerlendirilmesi. XLI. Türk Mikrobiyoloji Kongresi. 2024:EP-156.
14
Arslan A, Togay A. İzmir Şehir Hastanesinde anti-nükleer antikorların tespitinde indirekt immünofloresan ve immünoblot yöntemlerinin karşılaştırması. XLI. Türk Mikrobiyoloji Kongresi, XLI. Türk Mikrobiyoloji Kongresi. 2024:SS-129.
15
Zotova L, Kotova V, Kuznetsov Z. The role of anti-DFS70 in the diagnosis of systemic autoimmune rheumatic diseases. Biologics. 2023;3:342-54.
16
Aksoy R, Us E. Bir üniversite hastanesinde anti-DFS70 antikor pozitif olguların iki yıllık retrospektif değerlendirilmesi. Turk Mikrobiyol Cemiy Derg. 2021;51:393-99.
17
Takeichi T, Sugiura K, Muro Y, Matsumoto K, Ogawa Y, Futamura K, et al. Overexpression of LEDGF/DFS70 induces IL-6 via p38 activation in HaCaT cells, similar to that seen in the psoriatic condition. J Invest Dermatol. 2010;130:2760-7.
18
Gurbuz M, Yıldırım BF, Cetinkol Y. Evaluation of positive cases for dense fine speckled (DFS) immunofluorescence pattern and anti-DFS70 Antibodies. Pak J Med Sci. 2025;41:580-4.
19
Gür Vural D, Toy S, Tanrıverdi Çaycı Y, Bilgin K, Birinci A. ANA subgrup çalışılan hastalarda ANA IFA sonuçlarının değerlendirilmesi. XLI. Türk Mikrobiyoloji Kongresi. 2024:EP-155.
20
Betteridge Z, McHugh N. Myositis-specific autoantibodies: an important tool to support diagnosis of myositis. Journal of Internal Medicine. Blackwell Publishing Ltd. 2016;8-23.