ÖZET
Amaç:
Günümüzde hipertansiyon (HT) gelişiminde ürik asit (ÜA) yüksekliğinin etkisi olduğunu bildirir çalışmalar mevcut iken dipper, non-dipper HT ile hiperürisemi ve ÜA klirensi arasındaki ilişki net değildir. Biz çalışmamızda; yeni tanı hipertansif hastalarda dipper, non-dipper HT’un, ÜA düzeyi ve klirensi ile ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık.
Materyal ve Metot:
Çalışmamıza hastanemiz İç Hastalıkları ve Nefroloji kliniğinde takipli 59 yeni tanı primer HT hastası ve 24 sağlıklı birey dahil edildi. ÜA klirensi, 24-s idrarda sodyum, 24 saatlik ambulatuar KB ölçümü (24-s AKBM) ve ofis kan basıncı (KB) ölçümü yapıldı. Biyokimyasal parametreler için kan örneği alındı.
Bulgular:
Çalışmaya 59 HT hastası ile, 24 sağlıklı birey alındı. HT hasta grubunun korelasyon analizinde ÜA düzeyi ile kreatinin düzeyi arasında pozitif korelasyon(r=0.509) (p<0.01), ÜA klirensi ile ise negatif korelasyon(r=-0.494) (p<0.01) saptanmıştır. HT hastaların % 44.1’i non-dipper idi. Dipper ve non dipper hastaların demografik ve laboratuvar parametrelerinin karşılaştırılmasında anlamlı fark saptanmadı.
Sonuç:
Sonuç olarak yeni tanı HT hastalarında dipper, non-dipper hipertansiflerde ÜA düzeyi ve ÜA klirensini değerlendirdiğimiz çalışmamızda, HT hastalarında ve non-dipper HT hastalarında ÜA düzeyinde anlamlı yükseklik saptamaz iken ÜA klerensinin KB yüksekliği ile pozitif ilişkili olduğunuz saptadık.