Leuprolide Asetat Tedavisi Alan Santral Puberte Prekoks Tanılı Kız Hastalarda Uzun Dönem Sonuçlar
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Araştırma Makalesi
P: 369-375
Aralık 2020

Leuprolide Asetat Tedavisi Alan Santral Puberte Prekoks Tanılı Kız Hastalarda Uzun Dönem Sonuçlar

Namik Kemal Med J 2020;8(3):369-375
1. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara, TÜRKİYE
2. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji Bilim Dalı, Ankara, TÜRKİYE
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 03.04.2020
Kabul Tarihi: 02.09.2020
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Santral puberte prekoks (SPP), hipotalamo-hipofizer-gonadal (HHG) aksın erken aktivasyonuna bağlı olarak sekonder seks karakterlerinin kızlarda sekiz, erkeklerde dokuz yaşından önce görülmesidir. Bu çalışmada amaç; SPP tanısıyla leuprolide asetat tedavisi alan kız olguların tedavi bitiminden sonraki uzun dönem pubertal verilerini ve boy kazanımlarını araştırmaktır.

Materyal ve Metot:

Aralık 2002–Haziran 2013 tarihleri arasında SPP nedeniyle izlenen ve tedavi edilen toplam 70 kız olgu çalışmaya dahil edildi. Olguların dosya bilgilerinden anamnez, fizik muayene bulguları, anne-baba boyları, laboratuvar ve radyolojik tetkikleri, tedavi öncesi ve tedavi bitimindeki boy, kilo, vücut kitle indeksi (VKİ), ortalama ebeveyn boyu (MPH=midparental height) kaydedildi. Tedavinin başlangıcındaki tahmini erişkin boy (TEB) hesaplandı. Tedavinin kesilmesinden sonra olgular yeniden değerlendirildiğinde adet başlama yaşı ve düzeni, final boyları, VKİ kaydedildi.

Sonuç:

Leuprolide asetat tedavisinin HHG aksının baskılanması, pubertal bulguların ilerlemesinin durdurulması, menarşın geciktirilmesi ve final boyun korunmasında etkili olduğu gösterildi. Tedavinin adet düzensizliği veya obeziteyi arttırıcı yönde yan etkilerinin olmadığı saptandı.

Bulgular:

Leuprolide asetat tedavisi gören 70 hastada TEB 157.7±7.4 cm, MPH 158.3±4.5 cm, final boy 161.3±6.7 cm bulundu. Hastaların final boy uzunlukları ile başvuru anındaki boy yaşı, MPH değeri, başvuru anındaki ve tedavi bitimindeki boy uzunluğu arasında pozitif yönde bir ilişki saptandı ve istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi (sırasıyla r=0.443, p<0.001, r=0.502, p<0.001, r=0.462, p<0.001 r=0.610, p<0.001). Hastaların %2.9’unda (n=2) adet düzensizliği tespit edildi. Olguların tedavi öncesi ve tedavi sonrası relatif VKİ’ları arasında fark saptanmadı.