ÖZET
Amaç:
Tıp doktorlarında tükenmişlik hasta bakımını veya klinisyenin fiziksel performansını kötü etkileyebilir. Çalışmamızda Türk nöroloji uzmanlarındaki tükenmişlik oranını ve tükenmişlikle ilişkili faktörleri araştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmaya Türkiye’deki nöroloji uzmanları dahil edildi. Katılımcılardan çeşitli düşünce ve deneyimler ile ilişkili 33 sorudan oluşan bir anketi doldurmaları istendi. Katılımcılar sorulara şu şekilde cevap verdiler: Kesinlikle katılmıyorum, kısmen katılıyorum, katılıyorum, kuvvetle katılıyorum, kesinlikle katılıyorum. Sorunun anlamına göre (negatif veya pozitif), verilen cevap 1-5 arasında puanlandırıldı. Puanların toplamının maksimum (165) puana bölünmesiyle tükenmişlik oranı elde edildi.
Bulgular:
Ortalama yaş 38,78 (±8,42) yıl, kadın/erkek oranı 461/255 olarak bulundu. Ortalama tükenmişlik oranı %46,73 (±8,95) idi. Erkek cinsiyet, akademisyenlik, akademik derecenin yüksek olması, tıp fakültesi hastanesinde çalışmak, düşük maaş, bekar olmak, ebeveyn olmamak, nöbet tutmak, icapçı olmamak veya yoğun bakım ünitesinde çalışmak daha yüksek tükenmişlik oranı ile ilişkili bulundu. Tükenmişlik oranı, yaş, muayene edilen hasta sayısı ve çalışma saatleri ile pozitif, yardımcı sağlık personeli veya nörolog sayısı ile negatif korelasyon içindeydi.
Sonuç:
Bizim çalışmamız, Türk erişkin nöroloji uzmanlarından oluşan büyük bir örneklemde yüksek tükenmişlik oranını gösteren ilk çalışmadır. Erkek olmak, ileri yaş, akademisyen, profesör veya bekar olmak, ebeveyn olmamak, tıp fakültesi hastanesinde veya yoğun bakım ünitesinde çalışmak, düşük maaş, nöbet tutmak, yüksek hasta sayısı veya çalışma saati tükenmişlikle ilişkili görünmektedir.
GİRİŞ
Tıp doktorlarında tükenmişlik, kişisel ruh sağlığını, hasta bakımını kötü etkileyebilir ve klinisyenin fiziksel performansını düşürebilir. Tükenmişlik, hekimlerin depresif ataklara ve belki de intihar davranışına yönelmelerine neden olabilir1,2. Önceki çalışmalar tükenmişliğin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) veya Çin’deki doktorların yarısından fazlasını etkileyebileceğini göstermiştir3,4. Tıbbi nörologların diğer birçok tıbbi uzmanlık alanıyla karşılaştırıldığında daha yüksek tükenmişlik oranlarına ve daha düşük memnuniyet oranlarına sahip oldukları gösterilmiştir3,5,6.
Nörologlar arasındaki tükenmişliğin düşük maaş, iş-yaşam dengesi ve işin anlamından düşük memnuniyet, uzun klinik dokümantasyon ve şiddet ile ilişkili olduğu gösterilmiştir3,7,8.
Daha önce yapılan çalışmalarda acil serviste çalışan Türk doktorlar arasında tükenmişliğin yüksek oranda görüldüğü gözlenmiştir9. Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) salgını, özellikle acil serviste, yataklı veya ayakta tedavi kliniklerinde veya yoğun bakım ünitelerinde çalışan Türk tıp doktorlarında tükenmişliği daha da artırmıştır10,11. Kişisel koruyucu ekipmanların değerlendirilmesindeki zorluğun yanı sıra, tek başına COVID-19 bakım ünitelerinde çalışmanın Türkiye’deki hekimler arasında tükenmişlik ile ilişkili olduğu gösterilmiştir10,11. Yapılan bir çalışmada, Filipinler’deki nöroloji asistanları arasında salgın sırasında tükenmişliğin yaygınlığının çok yüksek olduğu gösterilmiştir12.
COVID-19 salgını öncesinde yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’deki hekimlerin %80’inden fazlası şiddete maruz kalmıştır13. Bu çalışmada sağlık birimlerindeki şiddetin tükenmişlikle ilişkili olduğu ileri sürülmüştür13. Ancak Türk nörologlar arasında pandemi öncesi ve pandemi sırasında yapılan tükenmişlik çalışmaları sınırlıdır.
Türk nörologlarda iş yükünün, çalışma saatlerinin, hastane türünün, uzman olarak geçirilen sürenin, öğretim üyesi olarak çalışmanın veya maaş sorunlarının iş doyumunu veya tükenmişliğin ortaya çıkmasını etkileyebileceğini varsaydık. Türk yetişkin nöroloji uzmanları arasında tükenmişlik oranını ve tükenmişlikle ilişkili faktörleri değerlendirmeyi amaçladık.
GEREÇ VE YÖNTEM
Çalışma Dizaynı
Bu prospektif gözlemsel çalışma Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde yapıldı ve Hacettepe Üniversitesi Yerel Etik Kurulu tarafından 25.09.2018 tarihinde, GO 18/898-05 onay numarası ile onaylandı. Çalışma, 1964 Helsinki Bildirgesi ve daha sonra yapılan değişikliklerde belirtilen etik standartlara uygun olarak yürütüldü. Tüm katılımcılardan yazılı bilgilendirilmiş onam alındı.
Çalışma Popülasyonu
Araştırmaya nörolog olarak adlandırılan nöroloji uzmanları katıldı. Türkiye’de nörolog olabilmek için tıp fakültesinden mezun olduktan sonra en az 5 yıllık nöroloji uzmanlık eğitiminin tamamlanması gerekmektedir. Katılımcılardan tükenmişliği değerlendirmek amacıyla yazarlar tarafından oluşturulan anketi doldurmaları istendi. Anket, Türkiye genelindeki devlet hastaneleri, eğitim ve araştırma hastaneleri ve tıp fakültesi hastanelerinde görev yapan nöroloji uzmanlarına fiziki olarak dağıtıldı. Türkiye’yi temsil edecek bir örneklem sunabilmek adına ülkemizdeki bu hastanelerin çoğunu dahil ettik. Bu anket çalışmasını Kasım 2018 ile Ocak 2020 arasında gerçekleştirdik.
Anketi doldurmak istemeyen nörologlar çalışma dışı bırakıldı. Ayrıca eksik doldurulan anket formları da çalışmaya dahil edilmedi.
Verilerin Toplanması
Katılımcıların demografik parametreleri (yaş ve cinsiyet), akademik durumları (akademik üye olup olmama), akademik dereceleri (uzman, doçent, profesör), çocuk doğurma durumları (ebeveyn veya ebeveyn olmayan) kaydedildi. Katılımcının çalıştığı hastanenin türü (devlet hastanesi, özel hastane, eğitim ve araştırma hastanesi veya tıp fakültesi hastanesi), nöroloji uzmanı olarak o kurumda çalışma süresi ve gece vardiyası, gece vardiyası sonrası izin durumu, icap nöbeti ya da yoğun bakımda çalışma gibi işe ait özellikler kaydedildi. Ayrıca katılımcının günlük muayene ettiği ortalama hasta sayısı, yardımcı personel sayısı, hastanedeki nörolog sayısı ve ortalama çalışma saati de kaydedildi.
Tükenmişliğin Değerlendirilmesi
Katılımcıların tükenmişlik derecesini değerlendirmek için bir anket uyguladık. Çeşitli düşünce ve deneyimlere ilişkin 33 sorudan oluşan bir anket hazırladık. Katılımcılar sorulara şu şekilde yanıt vermişlerdir: Kesinlikle katılmıyorum, kısmen katılıyorum, katılıyorum, kuvvetle katılıyorum, kesinlikle katılıyorum. Cevaplar 1-5 puan aralığında değerlendirildi. Sorunun anlam değerine göre (olumlu ya da olumsuz anlam) cevaba puan verildi. Puanların toplamının maksimum puana (165) bölünmesiyle tükenmişlik oranı elde edildi.
İstatistiksel Analiz
Çalışmada elde edilen veriler Statistical Package for the Social Sciences 27.0 yazılımı (IBM Corporation, Armonk, New York, ABD) kullanılarak istatistiksel olarak analiz edildi. Verilerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk Francia testi kullanılarak değerlendirildi. İkiden fazla bağımsız grubun niceliksel değişkenlere göre karşılaştırılmasında post hoc analiz için Dunn testi ile birlikte Monte Carlo simülasyonlu Kruskal-Wallis H testi kullanıldı. İki bağımsız grubun niceliksel değişkenlere göre karşılaştırılmasında Monte Carlo simülasyonu ile Mann-Whitney U testi kullanıldı. Değişkenler arasındaki korelasyonları analiz etmek için Spearman’s Rho testi uygulandı. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki nedenselliği matematiksel model olarak ortaya koymak için Ensemble Machine Learning yöntemlerinden biri olan Boosting/Bagging linear regresyon analizleri uygulandı. Tahmin değerini artırmak için otomatik veri hazırlama adımları (ölçüm seviyesinin ayarlanması, Aykırı değer ve eksik değer işleme, denetimli birleştirme, aykırı değer ve eksik değer işleme ve denetimli birleştirme) kullanıldı. Model seçim yöntemi olarak Best subsets/Forward stepwise yönteminde bilgi kriteri (AICC) yöntemi tercih edildi. Yüksek doğrulukta sonuçlar elde edilemediği için raporlanmadı. Tablolarda niceliksel değişkenler ortalama (standart sapma), medyan (minimum-maksimum) ve medyan (1. çeyrek-3. çeyrek) değerleri olarak, kategorik değişkenler ise sayı (n) ve yüzde (%) olarak belirtildi. Değişkenler %95 güven düzeyinde değerlendirildi ve p<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR
Katılımcıların yaş ortalaması 38,78 (±8,42) yıldı. Kadın/erkek oranı 461/255 idi. Katılımcıların %80’i öğretim üyesi değildi ve %30,3’ünün aylık maaşı 50.000 Türk Lirası’nın üzerindeydi. Ortalama tükenmişlik oranı %46,73 (±8,95), ortalama çalışma saati 9,02 (±3,30) saat, ortalama günlük muayene edilen hasta sayısı 40 (5-120) idi (Tablo 1).
Anketteki her bir maddeye verilen yanıtların sayısı Tablo 2’de gösterilmiştir.
Erkek cinsiyet, akademik üyelik, yüksek akademik derece, tıp fakültesi hastanesinde çalışma, düşük maaş, bekar olma veya ebeveyn olmama, gece vardiyası, icap nöbeti veya yoğun bakım ünitesinde çalışma daha yüksek tükenmişlik oranıyla ilişkilendirildi. Tükenmişlik oranı yaş, muayene edilen hasta sayısı ve çalışma süresi ile pozitif, hastanedeki yardımcı personel veya nörolog sayısı ile negatif korelasyon gösterdi (Tablo 3).
TARTIŞMA
Erkek, yaşlı, akademisyen, profesör, bekar olma veya ebeveyn olmama, tıp fakültesi hastanesinde veya yoğun bakımda çalışıyor olma, düşük maaş, gece vardiyası, hasta sayısının veya çalışma saatlerinin fazla olmasının tükenmişlik oranının yüksek olmasıyla ilişkili olduğunu bulduk.
ABD’deki nöroloji asistanları ve meslektaşları arasında yürütülen bir çalışmada, iş-yaşam dengesinden, işin anlamından yüksek tatmin veya ileri yaş daha az tükenmişlik ile ilişkilendirilmiştir3. Yaşın tükenmişlik üzerindeki etkisini değerlendirmek için geniş bir yaş aralığında, hem düşük hem de yüksek deneyime sahip klinisyenlerden oluşan bir grupta değerlendirmek daha doğru olacaktır. İleri yaşın daha fazla tükenmişlik ile ilişkili olduğunu bulduk, ancak hem yeni uzmanlardan hem de profesörlerden oluşan nöroloji uzmanlarını çalışmamıza dahil ettik. ABD’de hem uzmanların hem de asistanların katıldığı geniş bir araştırma, çalışma saatlerinin, hasta sayısının, nöbetçi çalışmanın ve evrak işinin yüksek tükenmişlik riskiyle ilişkili olduğunu ortaya koymuştur14. Ancak yaşın daha düşük tükenmişlik riskiyle ilişkili olduğunu göstermişlerdir. Yaş ile tükenmişlik riski arasındaki ilişkideki farklılıklar, ulusal politikalardan etkilenebilecek iş koşulları ve tatmin düzeyindeki farklılıklarla açıklanabilir. Nöroloji uzmanı olarak geçirilen ortalama sürenin tükenmişlik oranıyla ilişkili olmadığını bulduk. Öğretim üyesi veya profesör olmak, maaş, medeni durum veya çağrı üzerine çalışmak tükenmişliği etkileyebilir. Yaşın tükenmişlik oranına etki eden tüm bu faktörlerle etkileşim içinde olan karmaşık bir faktör olabileceğini düşünüyoruz.
Nörologlardaki tükenmişliği analiz eden bir dizi çalışmada cinsiyet farklılıkları araştırılmıştır15,16. Çinli nörologlar üzerinde yapılan geniş bir araştırmada, kadın nörologların daha genç oldukları, daha düşük bir oranının evli veya çocuk sahibi oldukları, daha az üst düzey görev üstlendiği, ancak çalışma saatleri ve icap nöbetlerinin cinsiyete göre farklılık göstermediği ortaya koyulmuştur15. Çok değişkenli analiz, tükenmişliğe ilişkin risk faktörlerinin kadın ve erkeklerde benzer olduğunu göstermiştir. ABD’li nörologlar arasında daha önce yapılan bir araştırma, çalışma saatleri, icap nöbetiyle çalışma veya hasta hacminin cinsiyetten bağımsız olmasına rağmen kadın nörologların iş yüküne ilişkin daha olumsuz yorumlar yaptığını ortaya çıkarmıştı16. Bizim çalışmamızda önceki çalışmaların aksine kadınların çoğunluğu (kadın/erkek oranı: 1,8) gözlendi14,16. Erkek cinsiyetin daha yüksek tükenmişlik oranıyla ilişkili olduğunu gösterdik, ancak akademik veya iş özelliklerindeki cinsiyet farklılıklarını incelemedik. Maaş veya öğretim üyesi olarak temsil konusundaki farklılıkların, ABD’de kadın nörologların azalmasında önemli bir faktör olduğu bulunmuştur7. Ebeveyn olmanın tükenmişlik oranını azalttığını tespit ettik. ABD’deki kadın nörologları analiz eden çevrimiçi bir anket, kişisel olarak bildirilen cinsiyet ayrımcılığının veya daha fazla çocuk sahibi olmanın tükenmişlik ve memnuniyetsizlikle ilişkili olduğunu göstermiştir17. Japon nörologlar arasında erkeklerde çalışma saatlerinin daha fazla olduğu, ancak kadın nörologlarda ev işi yükünün daha fazla olduğu saptanmıştır18. Ankette yer alan ifadelere göre Türk nörologlar arasında kariyer memnuniyetsizliğinin yüksek olduğunu gözlemledik.
Çalışma saatlerinin tükenmişlik oranını artırabileceğini bulduk. Evrak işi gibi çalışma saatlerinin uzamasının gerçek nedenini spesifik olarak incelemedik, ancak hasta sayısının fazla olması muhtemelen bunu artırabilir. Önceki çalışmalarda, evrak işi yükünün ve hasta sayısının daha yüksek çalışma saatleri, kötü iş-yaşam dengesi ve daha yüksek tükenmişlik riski ile ilişkili olduğu bulunmuştur14,16,19. Ayrıca yardımcı personel veya nörolog sayısının azlığının tükenmişlik oranını artırabileceğini de ortaya çıkardık. Yeterli sayıda personelin bulunmaması, hem büro işlerini, hem de hasta sayısını, çalışma saatlerini ya da gece vardiyası sıklığını artırabilir ve bu da tükenmişlik riskinin artmasına yol açabilir. Yetersiz personelin tükenmişlikle ilişkili olduğu önceki çalışmalarda da gösterilmiştir3,16. Hem mevcut hem de önceki çalışmalarda araştırılan tükenmişlikle ilişkili faktörlerin birbirinden bağımsız olmadığı görülmektedir14,16,19. Artan çalışma saatlerinin dokümantasyon çalışmasıyla da ilişkili olabileceğini düşündük, ancak bu durumu değerlendirmedik. Daha önce yapılan bir çalışmada dokümantasyon işleri veya bunun için fazla zaman gerekliliği tükenmişlik açısından önemli bir sorun olarak gösterilmiştir17.
Mevcut çalışmada günlük hasta sayısı 5-120 arasında değişmektedir. Bu geniş aralık, farklı hastane türlerinin dahil edilmesinden ve hem öğretim üyelerinin hem de uzmanların kapsanmasından kaynaklanmış olabilir. Bir nöroloğun bir günde bu kadar çok hastayı muayene etmesi için aralığın üst sınırı son derece yüksekti. Çin’de araştırılan bir tükenmişlik çalışmasında da yıllık muayene edilen hasta sayısının yüksek olduğu gösterilmiştir4. Bu çalışmada nörologlarda hasta sayısının tükenmişlik ile ilişkisi de gösterilmiştir. Devlet hastanesinde çalışmanın da tükenmişlik açısından risk oluşturduğu saptanmıştır4. Bulgularımıza göre tıp fakültesi hastanesinde çalışmanın devlet hastanesi veya eğitim ve araştırma hastanesinde çalışmaya göre daha yüksek tükenmişlik oranıyla ilişkili olduğu görülmektedir. Bu farklılık Türkiye’deki hastaneler arasında maaş, çalışma saatleri veya hasta sayılarının farklı olmasından kaynaklanıyor olabilir. Çalışmamız Türk yetişkin nöroloji uzmanlarından oluşan geniş bir örneklemde tükenmişlik oranının analiz edildiği ilk çalışmadır. İcap nöbeti yerine gece vardiyasının daha yüksek tükenmişlik oranıyla ilişkili olduğunu ortaya çıkardık. Ancak başka bir ülkedeki nörologlar arasında icap nöbetinin tükenmişlik açısından bir risk faktörü olduğu görülmektedir4. Bu durum aynı zamanda sağlık çalışanlarına yönelik uygulanan farklı politikalardan da kaynaklanıyor olabilir. Çalışmamızda gece vardiyası sonrası izin durumunun tükenmişlik oranını etkilemediği görüldü. Bildiğimiz kadarıyla daha önce böyle bir parametreyi içeren hiçbir çalışma bulunmamaktadır. Bunun açıklaması, gece vardiyasından sonra izinli olmanın diğer ülkelerde rutin bir prosedür olabileceği olabilir.
Aylık maaşın >80.000 Türk Lirası olmasının daha düşük tükenmişlik oranlarıyla ilişkili olduğunu gösterdik. Ancak Türk nörologların çok az bir kısmı böyle bir maaş alıyor. Çin veya ABD gibi diğer ülkelerde de nörologlar arasında düşük gelirin tükenmişlik için önemli bir faktör olduğu gösterilmiştir4,7. Nörologların ABD’deki tıp uzmanlıkları arasında en az maaş alanlardan biri olduğu rapor edilmiştir7. Aslında bir nöroloğun satın alma gücünün değerlendirilmesinin Türk nörologlarını diğer ülkelerdeki nörologlarla karşılaştırma açısından daha önemli olabileceğini düşündük. Ancak bunun için farklı bir çalışma gerekmektedir.
COVID-19 salgını sırasında nöroloji asistanları arasındaki tükenmişliği araştıran bir çalışmada tükenmişlik sıklığının son derece yüksek (%94) olduğu bulunmuştur12. Nöroloji uzmanları arasındaki tükenmişliği COVID-19 salgınından bağımsız olarak analiz ettik.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Hem öğretim üyeleri hem de üye olmayanlar dahil olmak üzere yalnızca nöroloji uzmanlarını analiz ettik ve asistanları hariç tuttuk. Bildiğimiz kadarıyla gece vardiyasından sonra işten ayrılma durumu, nörologlar arasında tükenmişlik oranını etkileyebilecek bir parametre olarak ilk kez incelenmiştir. Analizimiz COVID-19 salgınından bağımsız olarak gerçekleştirildi.
SONUÇ
Kadın ve erkek nöroloji uzmanları arasında tükenmişlik oranının yüksek olduğunu ve erkek, yaşlı, akademisyen, profesör, bekar olma veya ebeveyn olmama, tıp fakültesi hastanesinde veya yoğun bakımda çalışma, düşük maaş, gece vardiyası, hasta sayısı veya çalışma saatlerinin yüksek olmasının daha yüksek tükenmişlik oranıyla ilişkili olduğunu bulduk. Tükenmişlik oranı birbiriyle etkileşim halinde olan birçok faktörden etkilenmektedir ve tükenmişliğin hem nörolog hem de hasta sağlığı üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, bu popülasyonda bu faktörlerin önlenmesi veya azaltılması için ulusal politikalar önem kazanmaktadır.
Teşekkür
Çalışmanın tasarımı ve katkılarından dolayı Türk Nöroloji Derneği Genç Nörologlar Çalışma Grubu’na teşekkür ederiz.
Etik
Etik Kurul Onayı: Bu prospektif gözlemsel çalışma Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde yapıldı ve Hacettepe Üniversitesi Yerel Etik Kurulu tarafından 25.09.2018 tarihinde, GO 18/898-05 onay numarası ile onaylandı.
Hasta Onayı: Tüm katılımcılardan yazılı bilgilendirilmiş onam alındı.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Konsept: H.A.U., F.G.Y.S., Dizayn: A.O.K., H.G., H.A.U., F.G.Y.S., Veri Toplama veya İşleme: A.O.K., H.G., Analiz veya Yorumlama: A.O.K., H.G., H.A.U., F.G.Y.S., Literatür Arama: A.O.K., H.G., H.A.U., F.G.Y.S., Yazan: A.O.K., H.G., H.A.U., F.G.Y.S.
Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir.
Finansal Destek: Çalışmamız için hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.