ÖZET
Amaç:
Bu çalışma ile üniversite öğrencilerinde internet bağımlılığını yordayan bazı sosyo-demografik veriler ile algılanan sosyal desteğin incelenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem:
Araştırmaya hazırlanan veri toplama araçlarının internet üzerinden ulaştırıldığı, rastgele seçilmiş, İstanbul’da yaşayan 399 üniversite öğrencisi dahil edilmiştir. Katılımcılara Sosyo-demografik Veri Formu, Young İnternet Bağımlılık Ölçeği, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği uygulanmıştır.
Bulgular:
İnternet kullanma sıklıklarına baktığımızda katılımcıların %31,83’ünün günde beş saat ve üzerinde, %72,18’inin haftada yedi gün internet kullandıkları tespit edilmiştir. Katılımcıların internet bağımlılık düzeyi ile yaş (p=0,010) ve medeni durumları (p=0,017) arasında anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir. Medeni durum ile algılanan sosyal destek düzeyi (p=0,845) arasında ise anlamlı bir fark saptanmamıştır. Algılanan sosyal destek düzeyinin internet bağımlılığı üzerinde -0,199 düzeyinde negatif yönlü anlamlı etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir (p=0,000).
Sonuç:
Çalışmamızın sonuçları üniversite öğrencilerinde algılanan sosyal destek düzeyi arttıkça internet bağımlılığı düzeyinin düştüğüne işaret etmektedir. Algılanan sosyal destek ve internet bağımlılığı arasındaki aracı faktörlerin belirlenmesine yönelik çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
GİRİŞ
Dünya genelinde internetin ortaya çıkmasındaki temel amacın iletişimi artırmak olduğu görülmektedir. İnternetin bağımlılık yapıcı bir araç olduğu ise Goldberg’in1 1996 yılında yaptığı bir çalışma ile ortaya atılmıştır. Uluslararası literatüre ilk defa “internet addiction” kavramıyla girdiği görülen bu kavramın daha sonradan farklı klinisyen ve araştırmacılar tarafından farklı kavramlar ile isimlendirildiği görülmüştür2,3. Son yıllarda problemli internet kullanımı alanyazında tercih edilen bir kavram olmaya başlamıştır4. Yapılan araştırmalarda genel olarak haftada 5 ila 6 saatten çok ve görece uzun zaman dilimlerinde devamlılığı olan kullanımlar dikkate alınır. Uzun süreli kullanımların bireylerin yalnızlık ve üzüntü gibi olumsuz duygulanımlar karşısında internet aşermesi ve/veya internete bağlanma gereksinimi duyması ile ilgili olabileceği düşünülmektedir5.
İnternet aşırı kullanımı ile ilgili psikososyal faktörlere bakıldığında yalnızlık bir araştırma alanı olarak belirir. Chou ve Hsiao6 yapmış oldukları bir çalışmada internet kullanım oranlarındaki artışların gerçek sosyal ilişkilere ayrılması gereken zamanları ve yüz yüze kurulan ilişkileri azalttığını, sosyal izolasyona neden olduğunu, yalnızlıklarını artırdığını belirtmişlerdir. Hamburger ve Ben-Artzi7 ise internet bağımlılığının yalnızlık düzeylerini artırmadığını ve yalnızlığın sonucunda internet bağımlılığının ortaya çıktığını vurgulamışlardır. Sosyal destek; bireylere çevrelerindeki insanların yardım etmesi şeklinde kısaca ifade edilebilir. Kriz ile emosyonel gerginlik gibi durumlarda bireylerin, doğal yardımcı şeklinde görülen aile üyeleriyle arkadaş ve çevresine dayanma ihtiyacı duymaktadırlar8,9. Sosyal destek ihtiyacının yeterince karşılandığı bireyler kendilerini güvende hissetmekte ve iyi hedefler edinmektedirler. Çevrelerinden gereken sosyal desteği alamayan öğrencilerin destek boşluğunu başka yöntemlerle gidermeye çalıştıkları görülmektedir. İnternet bağımlılığıyla ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında önemli olan değişkenlerden birinin algılanan sosyal destek olduğu görülmektedir. Örneğin internet aracılığı ile sanal dünyada kendisine destek arayabilmektedir10.
İnternet bağımlılığı konusunda ilk tanı ölçütlerini oluşturduğu görülen Young11, internetin kumar gibi bağımlılık yarattığını ve internet bağımlılarının bazı dürtü kontrol bozukluğu belirtilerinin olduğunu savunmuştur. Young’un11, patolojik internet kullananlarda “davranışsal bir dürtü kontrol bozukluğu” bulunması ve bu dürtünün kontrol bozukluğunun kimyasal bir madde alımını kapsamamasından hareket ederek bu tanıma en fazla uyduğu fark edilen “patolojik kumar oynama tanı ölçütlerini” patolojik internet kullanımına uyarlamıştır. İnternet bağımlılığında ilk ciddi tanı ölçütlerini oluşturarak yayımlamıştır.
Birçok araştırmada internetin, kişilerin sosyal ağlarını geliştirebilmek için tek başına yapılan bir eylem olduğu vurgulanmaktadır12. Sanal ortamda iletişimin, yüz yüze iletişimden daha az risk taşıdığını düşünen sosyal kaygı düzeyleri yüksek bireyler, bu sayede internette daha fazla vakit geçirmeye başlarlar13. Sanders ve ark.’nın14 yaptıkları çalışmada yüksek düzeylerde internet kullanımının, sosyal yalnızlık ve depresyonla bağlantılı olup olmadığı lise öğrencilerinde incelenmiş yüksek olan internet kullanımının zayıf sosyal bağlar ile ilgili olduğu görülmüştür. Ancak ilişkinin yönü belirlenememiştir. Bunlarla beraber internet kullanım düzeyiyle depresyon arasındaki ilişki anlamlıdır15.
Bu kapsamda problemli internet kullanımıyla ilgili önemli bir risk grubu olduğu düşünülen gençlerin internet kullanım örüntülerinin incelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinde internetin kullanım sıklığı ve kullanım amaçları konusunda bilgiler elde etmek; internet bağımlılığı ve sosyal destek arasındaki ilişkileri saptamaktır. İnternet bağımlılığı ile cinsiyet, yaş ve medeni durum gibi demografik değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek araştırmanın bir diğer amacını oluşturmaktadır.
GEREÇ VE YÖNTEM
Bu çalışma nicel verilere dayalı genel tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırma için hazırlanan ölçek formu rastgele seçilmiş, İstanbul’da yaşayan 500 üniversite öğrencisine e-posta yoluyla gönderilmiş, bunların 399’u kendilerine iletilen bu formu doldurarak araştırmaya katılmıştır. On sekiz yaşından küçük olmak, üniversite öğrencisi olmamak ve herhangi bir ruhsal hastalığı bulunmak dışlama kriteri olarak belirlenmiştir. Çalışmanın etik kurul onayı (no: 021/2017, tarih: 11.01.2017) Nişantaşı Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal ve Beşeri Bilimler Etik Kurulu’ndan alınmıştır. Çalışma Helsinki Bildirgesi’ne uygun şekilde yürütülmüş olup katılımcılardan bilgilendirilmiş onam alınmıştır.
Veri Toplama Araçları
Sosyo-demografik Veri Formu
Araştırmacı tarafından katılımcıların demografik özellikleri ile internet kullanım sıklıkları ve amaçları hakkında bilgi edinme amacıyla oluşturulmuştur.
Young İnternet Bağımlılığı Ölçeği
Young11 tarafından, DSM-IV’ün Patolojik Kumar Oynama Ölçütleri’nden uyarlanarak “tanı anketi” oluşturulmuş, ardından geliştirilerek 20 soruluk bir öz bildirim ölçeği haline getirilmiştir. Likert tipi sorulardan oluşan ankette “hiçbir zaman”, “nadiren”, “arada sırada”, “çoğunlukla”, “çok sık” ve “devamlı” seçeneklerinden birinin işaretlenmesi istenmektedir. Puanlama sırasıyla 0, 1, 2, 3, 4, 5 şeklinde yapılmaktadır. Toplamda 80 ve üzeri puan almak “internet bağımlılığı” olarak tanımlanmaktadır. 50-79 arası puan “riskli internet kullanımı”, 49 ve altında puan alanlar internet kullanımına bağlı sorun yaşamayan “ortalama internet kullanıcısı” olarak tanımlanmaktadır. Ölçek Bayraktar16 tarafından Türkçeye uyarlanmış olup, standardize edilmiş Alpha değeri 0,91, Spearman-Brown değeri 0,87’dir.
Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği
Çok boyutlu algılanan sosyal destek ölçeği, Zimet ve ark.17 tarafından üç farklı kaynaktan alınan sosyal desteğin yeterliliğini öznel olarak değerlendiren, kullanımı kolay, kısa bir ölçek olarak geliştirilmiştir. Ölçek, 12 maddeden oluşmakta ve her biri 4 maddeden oluşan desteğin kaynağına ilişkin 3 alt grubu içermektedir. Alt gruplarda; “aile” (3., 4., 8. ve 11. maddeler), “arkadaş” (6., 7., 9. ve 12. maddeler) ve “özel bir insan” (1., 2., 5. ve 10. maddeler) grubu yer almaktadır. Her madde, 7 aralıklı bir ölçek kullanılarak derecelendirilmiştir. Her bir madde, 1-7 arasında puanlanmaktadır. Her alt ölçekteki 4 maddenin puanlarının toplanması ile alt ölçek puanı, bütün alt ölçek puanlarının toplanması ile de toplam ölçek puanı elde edilmektedir.
İstatistiksel Analiz
Yapılan bu çalışmada her iki gruptan elde edilen nicel veriler Statistical Package for the Social Sciences 23 paket programı aracılığı ile analiz edilmiştir. Katılımcıların demografik özelliklerine ilişkin için frekans, yüzde ve ortalama değerler verilmiştir. Ölçüm değişkenlerinin normal dağılıp dağılmadığına bakmak için normallik testi yapılmıştır. Demografik özelliklerin algılanan sosyal destek alt düzeyleri ile internet bağımlılık düzeyinin farklılaşıp farklılaşmadığının tespiti için Kruskal-Wallis H ve Mann-Whitney U testleri yapılmıştır. Son bölümde ise algılanan sosyal destek düzeyinin internet bağımlılığı üzerindeki yordayıcılık etkisinin tespiti amacıyla çok değişkenli regresyon analizi yapılmıştır.
BULGULAR
Katılımcıların demografik özellikleri incelendiğinde %52,63’ünün kadın, %44,11’inin 21-24 yaş aralığında ve %94,74’ünün bekar olduğu tespit edilmiştir (Tablo 1).
Katılımcıların %83,71’inin 5 yıl ve daha fazla süredir internet kullanmakta olduğu görülmüştür. Kullanma sıklıklarına bakıldığında %31,83’ünün günde 5 saat ve üstü, %72,18’inin haftada 7 gün internet kullandıkları görülmektedir (Şekil 1).
Katılımcıların internet kullanım amaçları incelendiğinde; %41,60’ının ödev için bazen, %37,34’ünün araştırma için çoğunlukla, %30,08’inin film için çoğunlukla, %35,09’unun oyun için hiçbir zaman, %40,10’unun müzik için her zaman ve %44,61’inin sosyal iletişim kurmak (mail, msn, vb.) için her zaman internet kullandığı tespit edilmiştir (Şekil 2).
Katılımcıların kullandıkları internet siteleri incelendiğinde; %75,69’unun sosyal medya (Twitter, Facebook), %57,14’ünün film/müzik siteleri, %5,51’inin yetişkin siteleri ile %8,77’sinin sohbet sitelerini kullandıklarını belirttikleri görülmüştür (Şekil 3).
Cinsiyet ile aile destek düzeyi (p=0,169), arkadaş destek düzeyi (p=0,315), özel bir insan destek düzeyi (p=0,528), algılanan sosyal destek düzeyi internet bağımlılık düzeyi (p=0,790) arasında anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir (Tablo 2).
Yaş ile aile destek düzeyi (p=0,598), arkadaş destek düzeyi (p=0,355), özel bir insan destek düzeyi (p=0,407) ve algılanan sosyal destek düzeyi (p=0,619) arasında anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Yaş ile internet bağımlılık düzeyi (p=0,010) arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir (Tablo 3).
Medeni durum ile internet bağımlılık düzeyi (p=0,017) arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Bekar bireylerin [ortalama ()=29,92; standart sapma (SS)=16,64], evli bireylerden (=22,52; SS=16,03) daha yüksek düzeyde internet bağımlılığı olduğu görülmüştür (Tablo 4).
Algılanan sosyal destek düzeyinin internet bağımlılığı üzerine olan etkisini tespit etmek amacıyla yapılan regresyon analizi sonucunda algılanan sosyal destek düzeyinin internet bağımlılığı üzerinde -0,199 düzeyinde negatif yönlü anlamlı etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir (p=0,000). Algılanan sosyal destek düzeyinin bağımsız değişken olduğu regresyon modeli anlamlı olduğu tespit edilirken (F=16,354, p=0,000) bu modelin internet bağımlılık düzeyinde meydana gelen değişimin %40’ını açıkladığı tespit edilmiştir (Tablo 5).
TARTIŞMA
Çalışmamızın sonuçları üniversite öğrencilerinde internet bağımlılık düzeyi ile yaş ve medeni durum arasında anlamlı bir farklılık olduğuna, algılanan sosyal destek düzeyi arttıkça internet bağımlılığı düzeyinin düştüğüne işaret etmektedir. Literatürde biyolojik cinsiyetler arası internet kullanım sıklığı ve kullanım amaçlarına dair farklılıklara değinen pek çok çalışma bulunmaktadır18. Çalışmamızın bulgularına göre cinsiyet internet bağımlılığını ve algılanan sosyal destek düzeyini etkilememektedir. Ancak Kıran Esen ve Gündoğdu’nun19 yaptığı araştırmada internet bağımlılığı puanlarının cinsiyete göre değiştiği, kadınların internet bağımlılığı puanlarının erkeklerden daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Esen ve Siyez20 cinsiyetin, akademik başarı, yalnızlık ve aileden algılanan sosyal destek değişkenlerinin ergenlerde internet bağımlılığını yordadığını belirtmektedir. Literatürdeki çalışmalardan bazılarının araştırmada elde edilen sonuca paralel şekilde erkeklerin kadınlara göre daha çok internet bağımlısı olduğu saptanırken21; bazılarının internet bağımlılığının cinsiyete göre anlamlı bir fark göstermediği saptanmıştır22. Karasu ve ark.’nın23 üniversite öğrencilerinin internet bağımlılığı ile sosyal destekleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amacı ile yaptıkları araştırmada da öğrencilerin cinsiyet durumu ile internet bağımlılığı puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Erkek öğrencilerin internet bağımlılığı puan ortalamaları, kız öğrencilerden istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Var olan araştırmalardaki birbirinden farklı sonuçların internet bağımlılığı ölçüm biçiminden ve/veya kültürel farklılıklar gibi değişkenlerden kaynaklandığı düşünülebilir.
Çalışmamızın sonuçlarına göre internet bağımlılık düzeyi yaşa göre değişmektedir. Yaş arttıkça internet bağımlılık düzeyi azalmaktadır. Araştırmacıların internet kullanıcılarının büyük çoğunluğunun özellikle 18-24 yaş aralığındaki genç yetişkinlerden oluştuğunu vurguladıkları görülmektedir. Üniversite öğrencilerinin de büyük çoğunluğunun bu yaş aralığında yer aldığını belirtmek gerekir24,25. Litwin and Landau26 tarafından yapılan araştırmada, yaş ilerledikçe arkadaş ilişkilerinin azaldığı, eğitim düzeyi düştükçe aile ağlarının arttığı, eğitim düzeyi yükseldikçe arkadaşlık ağlarının arttığı bulunmuştur. Bu konuda yapılan başka bir çalışmada yaş ile sosyal destek algısının istatistikî açıdan anlamlı farklılık gösterdiği, yaş ilerledikçe arkadaş desteğinin düştüğü, ergenlik döneminin başlarında ise en yüksek desteği aileden algıladıkları bulunmuştur27. Blasco ve ark.’nın28 yaptığı sistematik incelemenin sonuçları, yeni nesillerde internet bağımlılığının arttığına ve bunda bireyselliğin artması, sosyalleşmenin ve kültürlenmenin azalmasının rol oynadığına işaret etmektedir.
Çalışmamızda medeni durum ile internet bağımlılık düzeyi arasında anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir. Bekar bireylerin evli bireylerden daha yüksek düzeyde internet bağımlısı olduğu saptanmıştır. Jovic ve ark.’nın29 araştırmasında evli olan veya nikahsız yaşayan bireylerle bir partneri olmayanların interneti kullanım süresi ve amaçları açısından fark gösterdikleri saptanmıştır. Partneriyle birlikte yaşayan bireylerin interneti daha çok resim ve müzik taramanın yanı sıra oyun oynamak gibi boş zaman etkinlikleri için kullandıkları belirtilmiştir. Bekar katılımcıların ise internette 8 saatten fazla zaman geçirdikleri saptanırken bağımlılık yaratan faaliyetlere (oyun oynama) daha yatkın olanların partnerleriyle yaşayanlar olduğu belirtilmiştir. Karasu ve ark.’nın23 araştırmasında bölüm, sınıf, yaş, aile tipi, medeni durum, kaldığı yer, anne eğitimi, baba eğitimi, baba mesleği, anne mesleği ve ailenin gelir durumu ile internet bağımlılığı puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Sancar’ın30 kadınlarda internet bağımlılığı ile ilgili yaptığı bir araştırmada en sık internet kullanımının sözlü/nişanlı kadınlar arasında olduğu tespit edilmiştir. Sözlü/nişanlıların %93’ünün her gün internete girdiği belirtilmiştir. İkinci sıklıkta internet kullanan grup ise evli kadınlardır. Dul/boşanmış kadınların da %82 gibi yüksek bir oranda her gün internet erişiminde bulundukları gözlenmektedir. Daha seyrek kullanımların tüm gruplarda oldukça düşük olduğu görülmektedir. Medeni duruma göre internet bağımlılık düzeyleri arasındaki ilişkiyi gösteren çalışmaların birbirinden farklı sonuçları evlilikte doyum gibi aracı faktörler ya da kültürler arası farklılıklardan kaynaklanıyor olabilir.
Çalışmamızın sonuçlarına göre üniversite öğrencilerinde algılanan sosyal destek düzeyinin artması internet bağımlılık düzeyini azaltmaktadır. İnternet üzerinde gittikçe artan sayılarda destek gruplarının oluşturulduğu bilinmektedir. Bununla birlikte sosyal paylaşım ağlarının sosyal destek algısı yaratmada önemli bir rol oynadığı görülmektedir31. Joinson32 (1999)’da benzer olarak internetin ergenlere yeni sosyal ilişkiler kurma fırsatı tanıdığı ve aile içindeki ilişkilerde yaşanan sorunları çözebilecek uygun baş etme yöntemlerini geliştiremeyen ergenlerin yakın ilişkiler kurma ihtiyaçları için internete yöneldiğini belirtmiştir. Diğer bir araştırmada akran baskı düzeyleri düştükçe ergenlerin internete olan bağımlılık düzeylerinin de azaldığı görülmüştür21. Bununla beraber aile ve öğretmen desteği arttıkça internet bağımlılığı puanlarının düştüğü de gözlenmiştir. Gunuc ve Dogan’ın33 ergenler üzerinde yürüttükleri çalışmalarında anneleriyle vakit geçiren ergenlerin algıladıkları sosyal desteğin daha yüksek, internet bağımlılığının daha düşük olduğu görülmüştür. Karaer ve Akdemir34 benzer şekilde ergenlerde internet bağımlılığının önlenmesi ve tedavisinde ebeveynlik, sosyal destek ve duygu düzenlemenin iyileştirilmesinin önemini vurgulamışlardır. Benzer şekilde Naseri ve ark.35 benlik saygısı düşük olan üniversite öğrencilerinin internet bağımlılığına karşı daha savunmasız olduğunu belirtmişlerdir.
Gittikçe artarak yaygınlaşan internet kullanımı ile beraber sanal iletişim ortamının daha az riskli ve daha kolay sosyal ilişkilerin kurulduğu bir ortam olarak algılandığını söylemek mümkündür36. Bu durum da interneti, bireylerin başkalarından kolayca destek bulabildiği kaynaklardan birine dönüştürmektedir. İnternetin günlük hayatın her alanına girmesi ve neredeyse gerçek ve sanal dünyanın birbiri ile yarıştığı bir dönemde bireylerin yüz yüze ilişkilerini öteleyebildiği ve interneti sosyal destek sağladıkları kaynakların arasında ilk sıralara koyabildiği görülmektedir37. İnternet aracılığı ile sağlandığı görülen sanal sosyal desteğin gerçek hayatta kalıcı ilişkilere dönüşememe durumu da sosyal sorunlara neden olurken, sosyal ilişkilerde yaşanılan doyumsuzluk sanal dünyaya yönelmeyi artırıp bir kısır döngü yaratabilmektedir38. Chou ve Hsiao’nun6 yapmış oldukları çalışmada internet kullanımındaki artışın gerçek sosyal ilişkilere ayrılan zamanı ve yüz yüze ilişkileri azalttığı, sosyal izolasyona sebep olduğu; bu tür insanların yalnızlıklarının arttığını bulunmuştur. Hamburger ve Ben-Artzi7 ise internet bağımlılığının yalnızlık düzeyini artırmadığını, yalnızlık sonucunda internet bağımlılığının ortaya çıktığını bulmuşlardır. Cui ve Chi39 algılanan sosyal destek ve sosyal destek düzeyi düşük öğrencilerde internet bağımlılığı görülme oranının yüksek olduğunu ve düşük sosyal desteğin internet bağımlılığı için risk faktörleri arasında yer aldığını ortaya koymuşlardır. Yapılan araştırmalarda algılanan sosyal destekle internet bağımlılığı arasında negatif yönde ilişki olduğunu gösteren çalışmalarla birlikte internetin sosyal ilişki ağlarını geliştirip sosyal etkileşim ve desteği artırdığını belirten araştırmalar da yer almaktadır40,41. Bizim çalışmamız da üniversite öğrencilerinde algılanan sosyal destekle internet bağımlılığının arasında negatif yönde ilişki olduğuna işaret etmektedir.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Bu araştırmada örneklemin psikiyatrik semptomatoloji açısından taranmamış olması bir sınırlılıktır. Ruhsal herhangi bir hastalık tanısı bulunmak dışlama kriteri olarak belirlenmiştir. Araştırmanın sonuçları kullanılan ölçüm araçları ile sınırlıdır.
SONUÇ
Çalışmamızın sonuçları üniversite öğrencilerinde algılanan sosyal destek düzeyi arttıkça internet bağımlılığı düzeyinin düştüğüne işaret etmektedir. Algılanan sosyal destek ve internet bağımlılığı arasındaki aracı faktörlerin belirlenmesine yönelik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Etik
Etik Kurul Onayı: Çalışmanın etik kurul onayı (no: 021/2017, tarih: 11.01.2017) Nişantaşı Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal ve Beşeri Bilimler Etik Kurulu’ndan alınmıştır.
Hasta Onayı: Çalışma Helsinki Bildirgesi’ne uygun şekilde yürütülmüş olup katılımcılardan bilgilendirilmiş onam alınmıştır.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Konsept - Dizayn - Veri Toplama veya İşleme - Analiz veya Yorumlama - Literatür Arama - Yazan: M.M., S.Ç.
Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir.
Finansal Destek: Çalışmamız için hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.